DİREN UYKUM!
Bu sabah biraz geç uyandım. Aslında erken uyanmıştım. Hem de birkaç kere uyanmıştım. Fakat öyle zannediyorum ki, son zamanlardaki erken kalkmalarımın acısını çıkartmak istedim. Anlatmaya 08:00 itibariyle başlayayım. Öncesi bana kalsın.
Böyle mışıl mışıl uyuyorum. Sessiz sedasız hallerdeyim. Hatta sözün bittiği yerdeyim. Yapayalnızım. Bir ben varım, bir de boynuma dolanmış olan kulaklığın, yanağımda bıraktığı kırmızı iz. Zaten bir gün o kulaklık yüzünden boğulucam sanırım. Hayırlısı diyelim...
BU PERŞEMBE İÇİN...
Her neyse. Saat 08:13'te gözlerimi açtım. Hemen saate baktım. Akabinde mamafih bir panikleme yaşadım. Yaklaşık 3.7 saniyelik bir panikleme sonucu fikir yollarım açıldı. Sonrasındaysa bugün işin yok oğlum geçmiş günlerin acısını çıkar dedim. 'Buuu, perşembe için diye haykırdım' ve tekrar gözlerimi kapadım.
BU CUMA İÇİN...
Derince bir şekilde uyumaya devam ettim. Normalde çok hafif uyurum. Fakat günlerin uykusuzluğu ve birikimi var. Derken uykulu gözlerle, döndüm rüyamdan. Kimseciklere de sarı laleler alacak halim yoktu çiçek pazarından. Saatse 08:50. Bu sefer olaya vaakıfım. Bilincim açık. Nabzım yerinde. Tansiyonum da makul seviyelerdeydi. Tabiki de pes etmek yoktu. Hafiften doğruldum ve 'Buuuu, cuma için' diyerek kendimi yatağa bıraktım.
BU CUMARTESİ İÇİN...
Gafilce uyumaya devam ediyordum. Fakat nitekim saat 09:32 de tekrar uyandım. Saate baktım ve yetmez dedim. Günlere isyanım vardı. Acısı çıkarılmalıydı. Yine hafifçe doğruldum ve 'Buuuu, pazar için' diyerek kendimi yatağa bıraktım. Tam gözlerimi kapıyordum ki 'Durr Tansel' dedim. Cumartesiyi atladın. Aynı hareketi cumartesi için tekrarladım. Uyudum, uyudum ve uyudum...
BU PAZAR İÇİN...
Saat 10:01'i gösteriyordu. İstemsiz bir şekilde tek gözüm açıldı. Diğer gözüm açılmamak için direniyordu. İllüminati sembolü gibi olmuştum. Olmazdı, delikanlıya tersti. Hemen diğer gözümü de açtım. Doğruldum ve 'Buuu, pazar için' diyerek kafamı yastığa gömdüm. Artık kafam yastıkta bir çukur oluşturmuştu. Olsundu. Uyku tatlıydı...
BU PAZARTESİ İÇİN...
Hunharca uyumaya devam ediyordum. Günlere derslerini vermekle meşguldüm. Saat 10:45 sıralarında kapının zili çaldı. Zil de öyle bir bağırıyordu ki, palaspandıras uyandım. Doğruldum. Kalktım. Dimdik ayaktaydım . Dağ gibi adamım vesselam. Gidip pencereden dışarı baktım. Kimse yoktu. Hava da biraz tuhaftı. Telefonumun şarjının %10'a düştüğünde, ayarladığım ekran ışığı gibiydi. Gocunmuştu belli ki geç uyanmama. Hali hal değildi. Dokunsam ağlayacaktı.
Gidip kapıya baktım. Gelen karşı komşumuzdu. Biraz esnek bir halde (esneyerek), buyur teyze dedim. Annen var mı oğlum dedi. Gülüyordu. Bu ne biçim soru teyze? Annem olmaz olur mu? Ne anlatmaya çalışıyorsun. Çıkar ağzındaki baklayı. Beni leylekler mi getirdi? Diyerek septik düşüncelerle üstüne gidiyordum. O ise bana umarsızca 'Evdeyse çağırıversene' diyordu. Ben de durur muyum? Yapıştırdım lafı. 'Teyzem gillerde kaldı onlar bugün' diyerek yolladım evine. Aslında cevabım doğruydu. Fakat yine de yapıştırmıştım işte. Ne yani olamaz mı?
Hemen yatağıma döndüm. Havada da şimşekler çakmaya başlamıştı artık. Bu havada da ne uyunurdu bee. Hiç gecikmeden 'Buuu, pazartesi için' diyerek atladım yatağa. 5 Saniye geçmemişti ki zil tekrar çaldı. Cik cik cik cik... Zile fitil olmuştum. Sesi de bir nebze olsun kısılmıyordu ki. Cik cik ne ulen? Böyle zil mi olur diye düşündüm. Daha erkeksi bir ses olmalıydı. Mesela at kişnemesi sesi fena olmazdı. Biliyorum ki, bir çok insan benimle aynı fikire sahip. Bu kadar talep varken, niçin arz olmaz ki?
Neyse, en nihayetinde gittim kapıyı açtım. Yine o teyzeydi. Yağmura yakalanmıştı. Fakat geri dönmüştü. Onu o halde görünce 'Saçların mı ıslak? Yoksa, ıslak mı yaşamak' diye sordum. 'Nasıl' diye sorunca içimdeki Teoman ölmüştü.
Annen ne zaman gelir diye soruyordu bu sefer. Manidar bir şekilde 'Bilmiyorum' cevabını verdim. 'Gelirse söyle, 'Şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu... teyzenler öğleden sonra bize misafirliğe gelecekler söyleyiver o da gelsin' diyordu. Maaşallah bu teyzeler silsilesi beni tek başıma iktidar yapabilecek sayıya ve çoğunluğa sahipti.
Annen ne zaman gelir diye soruyordu bu sefer. Manidar bir şekilde 'Bilmiyorum' cevabını verdim. 'Gelirse söyle, 'Şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu, şu... teyzenler öğleden sonra bize misafirliğe gelecekler söyleyiver o da gelsin' diyordu. Maaşallah bu teyzeler silsilesi beni tek başıma iktidar yapabilecek sayıya ve çoğunluğa sahipti.
İşin ilginç yanı bu kadar ismi aklımda tutup anneme söylememi istiyordu. Çıldırmıştı sanırım. Hayır çok engin ve dingin hafızam olsa da uyku sersemiyim teyzecim. Dur bakalım annem geldiğinde senin bu zili çaldığını hatırlayabilecek miyim? Önce bu sorunu bir çözelim.
Derken parlak zekam, devreye girmişti. Kafamın üstünde bir ampül belirmişti. Benimkisi tasarruf ampülüydü. Ama olsundu. İş görürdü. Hemen telefonumun ses kaydını açıp, telefonu cebime attım. 'Teyzecim rica etsem tekrar söylermisin?' diye rica ettim. Teyze başladı yine, vir,vir vir, vir, vir, vir. 'Tamam teyze dedim. O iş bende, hadi güle güle. Çokta iyi davran kendine.' diyerek evine yolladım. O kadar enerji dolu bir teyze ki, yolda giderken acaba tepesine yıldırım çeker mi diye kaygılanarak, pencereden, evine gidene kadar arkasından baktım. Maaşallah, paratoner gibi kadın. Derken gözüm evine ilişti. Acaba bu kadar kadın evine nasıl sığacaktı? Sığsalar, o evde ne yapacaklardı? Mahalleyi illegal bir örgütlenme mi bekliyordu? Tüm bu sorular cevabını yakında bulacaktı.
Bense yatağıma dönüp yine uyumaya çalıştım. Fakat ne mümkündü? Konsantre olamıyordum. Mahallenin tüm teyzeleri kafamda horon tepiyordu. Artık uyku bana haramdı. Gözlerim gaflet uykusundan uyanmıştı. Uyandırılmıştı. Artık bana tek lazım olan kahvaltıydı. Şu saatlerde kendimi toparlamaya çalışıyorum. Az sonra da zili sökücem...
:)
YanıtlaSilşimdi bu yazıya ne desem ne desem dedim .
İyi ki şu anda sana komşu değilim :)
Yok esasen komşularımla iyi bir iletişimim var da, zamanlama olayı sıkıntı :) Hem komşu olsak ta, çat kapı ziyaretlerinizi keyif yaptığım bir güne denk getirmeseniz yeterdi :) Yani sanırım :))
SilHocam anlattıklarınızı öğrenciniz olarak kendimce uyarlamaya çalıştım . Yani kafamın üzerinde bir baloncuk oluştuğunu varsayarak bir kaç cümle haricinde yaşanılanlar gençler üzerinde de farksız değil. Buradan o teyzeciğime sesleniyorum .. bir insan uykusunu alamayınca veya bölündüğünde günü sağlıklı geçmemekte ve geçmediğinden ötürü agrasifleşmekte , agrasifleştiğinden ötürü öğrencilerine karşı sağlıklı iletişime geçememekte oyüzden elini vicdanına koy teyzem bu kısırdöngü senden taaa bizlere ulaşıyor lütfen biraz hassasiyet :)) hocam yazınız gerçekten çok güzel umarım yazıyı mahvetmemişimdir , saygılar :)
YanıtlaSilHahaa :) Yazının mahvolduğu falan yok ta, ne zaman agresifleşmişim bakıyım, ben pek hatırlayamadım da :) Sağolasın bu arada :)
SilNe demek hocam her şey ortada diyecek söz yok :)
YanıtlaSilO kadar net diyosun. Öyle olsun bakalım :)
Siltakibe geldim bana da beklerim
YanıtlaSilTabiki, derhal :)
Sil